e
sv

Aliya İzzetbegoviç’in Gözünden Aliya ve Bosna Hersek (Fatmanaz Gökkaya)

12 Şubat 2018 19:33
avatar

Öğrenci Kürsüsü

  • e 0

    Mutlu

  • e 0

    Eğlenmiş

  • e 0

    Şaşırmış

  • e 0

    Kızgın

  • e 0

    Üzgün

Aliya İzzetbegoviç’i kaynak alarak Aliya’nın ağzından Aliya’yı anlatacağım sizlere.

Aliya İzzetbegoviç’in çocukluk yıllarının çoğu babasının hastalığının etkisi altında geçti. Babası I. Dünya Savaşı’nda İtalyan cephesinde ağır yaralanmıştı. Bu daha sonra felce dönüştü. Aliya bir zamanlar babasının çok zengin olduğunu zaman içinde battığını ve hayatın onlar için zorlaştığını söylüyor. Saray Bosna’ ya göç sebeplerinin de maddi sıkıntılar olduğunu belirtiyor. Aliya Saray Bosna’ nın avantajını eğitim alma imkanı olarak vurgulamıştır.

Aliya dedesinin adını almıştır. Dedesi I. Dünya Savaşı’ n da Aziziye valiliği yapmıştır. Aliya İzzetbegoviç kitabında dedesi ile ilgili şöyle bir not paylaşır: ”Haziran 1914′ te Saraybosna ziyareti sırasında Avusturya – Macaristan arşidükü Ferdinand’ a suikast düzenlenmesi ve öldürülmesinin ardından Avusturya, Bosna Hersek başkomutanı emri ile tüm ülkede Sırplar’ın evinde arama yapılmasını ve şüphelilerin gözaltına alınmasını emretmişti. Bu emirle Aziziye’ye de gelmişlerdi. Aziziye’de kırk Sırp yakalanmış götürülüyordu. Dedem vali olarak müdahale etti. Askerlere bu Sırplar suçsuz.Onları tutuklarsanız beni de tutuklayın demişti ve kırk Sırp serbest kaldı”. Aziziye daha sonra Hırvat milliyetçileri tarafından işgal edilmiş ve müslümanlar buradan göç etmek zorunda kalmışlardı. Aliya İzzetbegoviç’ de ailesiyle Saraybosna’ya yerleşmişti. Saraybosna’ da eğitim görürken Hırvatlar onu Büyük Hırvatistan ordusuna almak istedi. Aliya kurtulmak için müslümanların çoğunlukta olduğu Gradacac kasabasına kaçmaya karar verdi. Gradacac’ a varmadan Sırp milliyetçileri tarafından yakalandı. Bir sürü işkenceden sonra boğazı kesilip öldürülmesine karar verildi. O sırada karargaha dışarıdan bir grup geldi. Aliya’yı sorgulayan Sırp milliyetçisi Albay Keseroviç Aliya’ nın öldürülmesine izin vermedi. Sebebi ne miydi? Keseroviç Aliya’ nın dedesinin Aziziye valisi iken kurtardığı kırk Sırp askerden biriydi. Aliya 1943′ ten 1944′ e kadar Gradacac’ ta gizlenmiştir.1945′ te Tito’nun ordusu Saraybosna’ya hakim olunca dönmüştür. Aliya askerliğinin son dönemlerinde 1 Mart 1946′ da tutuklandı. Sebebi Genç Müslümanlar üyesi olmak. Tito Yugoslavya topraklarındaki müslüman nüfus varlığından korkuyordu. Genç Müslümanlar II. Dünya Savaşı’ ndan önce kurulan sadece Yugoslavya’ ya değil Dünya’ya yayılan bir hareketti. Avrupa ülkelerinde yaşamaya mecbur kalmış Balkan müslümanlarının katılımıyla kurulsa da teşkilatın öncüleri Boşnak Müslümanlarıydı. Bosna Hersek toprakları çoktan paylaşılmıştı. Müslümanlara karşı bir yok etme planı başlamıştı. Müslümanların evleri ellerinden alınmış veya ateşe verilmişti. Bir yandan Hırvatlar’ın diğer yandan Sırplar’ ın saldırıları karşısında Müslüman Boşnak halkı göçe zorlanmıştı. İşte genç Müslümanlar Teşkilatı bunun için vardı. II. Dünya Savaşı’ ndan sonra Tito Hırvatlar’ı ve onlara katılanları cezalandırmak istedi. Burada Hırvatlar’ın gönüllü olduğu Müslümanların zorlandığı ayrımı yapılmalıydı ama ayrımsız Aliya yirmi bir yaşında hapise girdi ve üç yılını hapiste geçirdi.

İslam Deklarasyonu

1970′ te Müslümanların durumunu göz önüne alarak Aliya ”İslam Bildirisi”ni kaleme aldı. Bildiri tüm İslam dünyasında yankı uyandırdı. Ağustos 1983′ te yeniden tutuklandı altı ay daha hapiste geçirdi. BM ve İnsan Hakları Komisyonu Yugoslavya’ da ki cezaevlerinde süren insanlık dışı zulmü biliyordu. 1988′ de dış güçlerin baskısı ile alınmış bir karar Aliya’ ya ulaştı. Yugoslav hükümeti Aliya’yı affetmişti. Bu kararın alınmasında İslam ülkeleri ile ticaret ve İslam ülkelerinin baskısı etkiliydi. 1989 Kasım ayında Aliya partisini kurdu.

Komünist rejim, müslümanları Sırp ya da Hırvat olmaya zorluyordu. Onları bir millet olarak tanımıyordu. İş bulma imkanları az diplomat olma şansları yoktu. İyi bir eğitim kurumunda yüksek bir yerlere gelmek için Sırp olmak gerekiyordu. Yani Yugoslavya bir Sırp devleti halindeydi.

Savaş ve Soykırım

Bosna Savaşı’nın başlarında Sırp kuvvetleri Sırp köylülerinin desteği ile Bosna’nın doğusundaki Srebrenitsa çevresindeki Boşnak kasabalarına ve köylerine saldırdılar. Sırplar Boşnak yerleşim yerlerindeki hakimiyeti sağladıktan sonra tüm sivilleri topladılar. Erkekler ve kadınlar ayrı ayrı kamplara kapatıldılar. Erkeklerin çoğu öldürüldü. Kadınlar ise cinsel saldırıya uğradı. Boşnak kuvvetleri 1992 yılında bölgenin kontrolünü ele geçirdilerse de Srebrenitsa şehri ve çevresi Sırp hakimiyetinin ortasında korunmasız kaldı. Nisan 1993′ te BM Güvenlik Konseyi Srebrenitsa’ yı güvenli bölge olarak ilan etti. Ve her türlü silahlı saldırıyı yasakladı. Ancak bu karar uygulanamadı. Sırplar 1995 yılına kadar bölgeyi tecrit etti. Sırplar Bosna Hersek’ in başkenti olan Saray Bosna’yı kırk dört ay boyunca kuşattılar ve sivil halka ateş açtılar. Başlangıçta Sırp kuvvetlerine karşı Bosna Hırvatlarının yaşadığı bölgeyi savunmayı amaçlayan Hırvat Savunma Konseyi bir süre sonra Boşnak gücünün elindeki toprakları almaya yoğunlaştı. Hırvatistan ordusundan silah desteği alan Bosnalı Hırvat savaşçılar müslüman Boşnak halka karşı etnik temizlik yapmaya başladılar. Şehrin sembolü Osmanlı mirası Mostar köprüsü Hırvat topçusu tarafından imha edildi. Mostar Kuşatması Boşnak ordusunun karşı taarruzuyla sona erdi. Hırvatlar’ın eline geçen bölgeler geri alındı.  1993 Nisan ayında BM, Bosna Hersek hava sahasını uçuşa yasak bölge ilan etmesine uymayan dört Sırp uçağını düşürdü. Hırvat-Boşnak savaşını sona erdirmek üzere önce Zagreb’ te ateşkes antlaşması sonra Washington’ da barış antlaşması imzalandı. Bu antlaşma Hırvat-Boşnak savaşını sona erdirdi. İki grubun elindeki topraklar on otonom kantona bölünerek Bosna Hersek Federasyonu haline getirirldi. Temmuz 1995′ te Milodiç komutasındaki Sırp güçleri sabaha doğru Srebrenitsa kentine tank ve top ateşleriyle ateş etmeye başladılar. Srebrenitsa BM komutasındaki dört yüz Hollandalı asker tarafından korunuyordu. Ancak bu askerler Sırplar’ ın katliamını engellemek bir yana seyirci kaldılar. On beş bin civarında müslüman Tuzla’ya ulaşabilmek için ormanlık bölgeye girdiler. Çoğu bu ölüm yürüyüşünde açlık, susuzluk gibi sebepler nedeniyle öldü. Şehrin düşmesinden sonra yirmi beş bin kişi Srebrenitsa yakınlarındaki Potoçari köyündeki BM Hollanda kampına doğru kaçmaya başladılar. Bu kaçıştan sadece 6000 kadarı kampa girmeyi başarabildi. Hollanda’ lıların hiç bir zorluk çıkarmadan bölgeyi teslim ettiğini gören Milodoviç Hollanda’ lı komutandan Boşnaklar’ ı kendisine teslim etmesini istedi. Aksitaktirde kampı bombalayacağını söyleyince Hollandalı’lar kampı Sırplar’ a teslim etti. Bu insanlara bir şey yapmayacaklarını söyleyen Sırp’ lar ‪11 Temmuz 1995-17 Temmuz 1995 tarihleri arasında yaklaşık sekiz binden fazla genç ve yaşlı erkeği katlettiler. Bosna Sırp Cumhuriyeti Ordusu Srebrenitsa’ ya girerken Milodoviç kameralara ”Bu kenti Sırp milletine armağan ediyoruz. Osmanlı’ ya karşı gerçekleştirdiğimiz ayaklanmanın anısına Türk’ lerden öc alma vakti gelmiştir”. diyordu. Markale’ de Dünya’ yı dehşete düşüren iki saldırının birincisi 5 Şubat 1994 tarihinde Sırp birliklerinin pazar alanındaki kalabalığa havan topları ile saldırmasıydı. Altmış sekiz kişi ölürken yüz elli kişi yaralanmıştı. İkincisi ise 28 Ağustos 1995 tarihinde yine pazar alanındaki silahsız Boşnak halkına idi. Bu defa otuz yedi kişi ölüp doksan kişi yaralandı. Nato kuvvetleri Sırplar’ a karşı büyük bir saldırı başlattı. Sırplar’ ın alt yapısı imha edildi. Üç toplumun liderleri barış masasına oturdu. 21 Kasım 1995′ te Dayton Barış Antlaşmasını imzaladılar.

Dayton Barış Antlaşması

Bu barış antlaşmasının biri kısa diğeri uzun olmak üzere iki amacı vardır. Kısa vadede savaşın durdurulması uzun vadede ise kalıcı barış ve istikrar.

Bosna Hersek devletinin yapısı Bosna Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti olarak iki devletçiğe ve bir özerk bölgeye bölündü. Sırplar ve Hırvatlar Bosna Hersek’ in bağımsızlığını kabul ederken, Federasyon’un % 51′ ini Boşnak ve Hırvatlar, % 49′ unu Sırplar oluşturuyordu.

Aliya   hedeflediği nihai barış bu olmasa da Dayton antlaşmasını kabul etmek zorunda bırakıldığını Amerika’ nın tehditkâr sözleriyle açıklar.

Bu antlaşma imzalanmadan Amerika İzzetbegoviç’i şöyle karşılamıştı: ”Dilerseniz bu şartı kabul edin ABD size destek verecek bu barış antlaşmasının yanında duracak ve barışı sağlayacak . Aksi taktirde Saraybosna’ ya dönüp savaşmaya devam edin. Bu durumda savaştan galip çıkan taraf ABD ile oturup görüşebilir’’.

Fatmanaz GÖKKAYA
Siyaset Bilimi Uluslararası İlişkiler

okuyucu yorumlarıOKUYUCU YORUMLARI

Sıradaki içerik:

Aliya İzzetbegoviç’in Gözünden Aliya ve Bosna Hersek (Fatmanaz Gökkaya)