e
sv

Simyacı Kitabı İncelemesi

10 Kasım 2021 22:05
simyacı kitabı
avatar

MULKIYELI

  • e 0

    Mutlu

  • e 0

    Eğlenmiş

  • e 0

    Şaşırmış

  • e 0

    Kızgın

  • e 0

    Üzgün

Merhaba arkadaşlar. Simyacı kitap özeti ile karşınızdayız! 🙂 Hemen başlayalım o halde!

Romanımızın kahramanı Santiago’nun anne ve babası rahip olması için onu papaz okuluna göndermiştir. On altı yaşına geldiğinde rahip olmak istemediğini, okuldan ayrılmak isteyip gezginci olmak istediğini babasına söylemiştir. Oğluna babası içinde üç adet altın İspanyol parası olan bir kese vererek “git, kendine bir sürü al ve en iyi şatonun bizim şatomuz ve en güzel kadınların bizim kadınlarımız olduğunu öğreninceye kadar dünyayı dolaş” deyip onu kutsamıştır. Santiago babasının vermiş olduğu parayla bir koyun sürüsü alıp yaşamının büyük düşünü gerçekleştirmeye başlamıştır.

Romanın ana konusu olan Mısır Piramitleri’ne gitmesi ve orada hazine bulacağı ona rüyasında söylenmiştir. Santiago, rüyasını gerçekleştirmek için önce bir falcı kadına rüyasını anlatmıştır. Falcı kadın kendisini Salem kralı olarak tanıtan yaşlı adamla konuşup, kendi amaçlarını anlatmıştır. Yaşlı adam, hayatın gizemleri hakkındaki bilgiye karşılık Santiago’dan sürüsünün onda birini vermesini istemiştir. Yaşlı adam, Santiago’ya biri beyaz diğeri siyah olmak üzere iki adet gizemli taş vererek siyah olanı “evet”, beyaz olanı “hayır” anlamını taşıyan bu taşları “zora düştüğün zamanlarda kullanmasını istemiştir.

Santiago Mısır’a gitmek için koyun sürüsünü satarak yola çıkmıştır. Santiago hazine bulmak amacıyla çıktığı yolda çeşitli kişilerle karşılaşmıştır. Kral Melkisedek, Billuriyeci, İngiliz ve en son Simyacı. Kral’dan sonra Arap çocuğu ile tanışan roman kahramanı yolda tanıştığı Arap’ın kendisini dolandırıp parasız ve tek başına bırakacağından habersizdir. Bunun üzerine Santiago para kazanmak için bir billuriyeci dükkanında çalışmaya başlamıştır. Santiago’nun para kazanmak için yanında çalıştığı billuriyeci Müslümandır, Santiago ise Hıristiyan. Buna rağmen aralarındaki ilişki olumludur. Billuriyecinin hacca gitme hayali vardır. Aslında imkanı da vardır . Fakat kendisini bu hayalin ayakta tuttuğunu düşünmekte ve bu hayalini gerçekleştirirse ne duruma geleceğinden endişe duymaktadır. İşleri kötü giden ancak bunun için hiçbir çaba sarf etmeyen billuriyecinin işleri Santiago ile tanışmasının ardından iyiye gitmeye başlar, çünkü çeşitli tabuları yıkılmıştır. Altı ay sonra Santiago yeterli parayı kazanıp tekrar yola koyulmuştur. Yolda karşılaştığı İngiliz ile karşılaştıkları güçlüklerde kendi kişisel varoluşlarını aramışlardır.

Santiago, içindeki sese kulak vererek çıktığı yolda ilermiştir. Sonunda piramitler, bütün görkemiyle karşısında yükseliyordur. Sabah uyandığında gerçekten bulunduğu yeri kazmış ve içi mücevher dolu bir sandık bularak rüyasında gördüğü Mısır’a ve piramitlere kadar gidip bulmayı arzuladığı hazineye kavuşmuştur.

Anlaşılıyor ki bu kurgu roman bir çobanın gördüğü bir rüya üzerine yollara düşmesi ve arayışı ile başlıyor. Peki ne aradığını kendisi biliyor mu dersiniz? Bu yolun sonunda bir sonuca ulaşması mıdır değerli olan yoksa o yolun kendisi midir?

Gördüğü rüyadan sonra ne olduğunu bilmediği bir hazineyi arayan çoban gezgin olarak çıktığı bu yolu kendisine rehberlik eden simyacının da yardımıyla aşık olarak tamamlamaktadır. Bu süreçte çalışması, emeği, sessizliği ve iç dünyasına dönmesini; çöl hayatında çöl ruhuna ulaşması manevi farkındalıklarının oluşması takip etmektedir. Manevi varlığını arttırırken maddi varlığının da artıyor oluşu okuyucuya evrenin dilini çözdüğünü gösterirken çoban aşık olduğu kadının yanına gidince roman tamamlanmaktadır.

Romana isim olmuş Simyacı kimya işlemlerini kapsayan bir laboratuvar etkinliğidir. Dünyanın ve evrenin işleyişini anlamaya çalışmaktadır. Simyacılar çalışmalarında insanlara ölümsüzlük kazandıracak felsefe taşı elde etmeye ve metalleri altına çevirmeyi amaçlamışlardır. O halde kahramanımız çobanın simyacısının işleyip otaya çıkardığı madene yakından bakmaya ne dersiniz?

Yaşamak için umutlarıyla sebepler yaratan insan şimdi duyacağınız bu bilgiyi kendine duvar sayıp dayanmak isteyecektir: Evrensel dili bilen biri her nerede olursa olsun Dünya’nın bir yerinde bir başkasını bekleyen biri olduğunu anlar. Ve bu iki insan bir gün buluşunca geçmiş ve gelecek bütün önemini yitirir.

Düşlerinin peşinde olan hiç bir yürek acı çekmez diyen Simyacı her arama anının aslında bir karşılaşma anı olduğunu söylüyor.

‘’Kim olduğu ya da ne yaptığı fark etmeksizin insanlar başkalarının nasıl yaşaması gerektiğini anı anına bildiklerini sanırlar. Fakat kendi yaşamlarını nasıl yaşayacaklarını bilmezler’’ 1988 yılında kaleme alınmış bu cümleye 2021 yılında eksiksiz katılıyor olmak Simyacının fenomen bir roman oluşunu bir kez daha doğrulatırken insanların kişisel dönüşümünü de sorgulamamızı sağlıyor.

Simyacı çoban üzerinden okuyucuya insanın yeryüzündeki özel görevini de açıklamıştır: ‘’İnsan bir şeyin olmasını gerçekten isterse evrenin ruhuna yaslanmış olur ve evrenin ruhunda istek oluşur. ‘’

Evrende bulunan her şeyin bir ruhu vardır. Simyada evren kuralı olarak geçen şey evrendeki her şeyi temel bir kuralın yönlendiriyor olmasıdır.

Analizimizi Simyacı’da geçen ve romanın ana fikrini veren altın değerindeki son maden ile tamamlıyorum: ‘’Hayat sadece şimdiden ibarettir. İnsan bir şey yerken sadece yemek yemeyi düşünmeli ya da yürürken sadece yürümeyi düşünmeli. Bir gün savaşmak zorunda kalırsa da ölüm ona vız gelmeli.’’

Hayatın amacını sorgulatan, bir amaç olması gerekliliğini savunan o amacın insanla hayat arasındaki bağ olduğunu ifade eden roman; kendine özgü akıcı ve çoban ile simyacı üzerinden ilerleyen bir kurgu ile bu savı açıklarken Sabahattin Ali ‘’ İnsan dünyaya sadece yemek, içmek ve koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı! Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı.’’ Diyerek ifade etmiştir. Hatırlarsanız sözlerimin başında bir soru sormuştum. Yol mu değerli yolun sonu mu? Sizler ne düşünürsünüz bilmem ama benim cevabım yoldaki deneyimlerden yana. Düştüğün an, kalktığın an, dinlendiğin an, yorulduğun an ve koştuğun an. Birer yanılsama olan kazandığın ve kaybettiğin anları sormayacağım. Çünkü gerçek cevaplara doğru sorularla ulaşılıyor. Söylesene yaşayanlardan mısın?

Fatmanaz Gökkaya – Gelişim Üniversitesi (Yüksek Lisans)

okuyucu yorumlarıOKUYUCU YORUMLARI

Sıradaki içerik:

Simyacı Kitabı İncelemesi